باب: الرياء
في الصدقة.
6. Sadaka Verirken Gösteriş (Riya) Yapmak
-لقوله:
{يا أيها
الذين آمنوا
لا تبطلوا
صدقاتكم
بالمن والأذى
- إلى قوله -
الكافرين}
/البقرة: 264/. وقال
ابن عباس رضي
الله عنهما: {صلدا}
ليس عليه شيء.
وقال عكرمة:
{وابل} مطر
شديد، والطل:
الندى.
"Ey iman edenler!
İnsanlara gösteriş için malını verip Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar
gibi, baş'a kakarak ve eziyet vererek sadakalarınızı boşa çıkarmayın. Onun
durumu, üzerinde biraz toprak bulunan şu kaya'ya benzer ki, şiddetli bir
sağanak indiğinde (üstündeki toprağı silip süpürerek) onu sert bir taş halinde
bıraktı. (Böyleleri), kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah kafir
topluluğa hidayet vermez.[Bakara 264]
İbn Abbas, "sert bir taş" şeklinde tercüme edilen
"sald" kelimesinin, "üzerinde hiç bir şey bulunmayan kaya"
anlamında olduğunu belirtmiştir.
AÇIKLAMA: Sadaka verirken gösteriş yapmak" başlığı
ile ilgili olarak Zeyn İbnü'l-Müneyyir şöyle der: Buharı bu başlığı seçmek
suretiyle gösterişin sadakayı boşa Çıkardığını ifade etmek istemiş olabilir.
Bunu, sadece insanların övgüsünü kazanmak için verilen sadakalara yormak da
muhtemeldir.
Yukarıda mealini verdiğimiz ayetle ilgili olarak Zeyn
İbnü'l-Müneyyir şöyle der: Bu ayetle şu şekilde bir delil getirilmektedir:
Allah, sadaka verirken ya da daha sonra başa kakmayı ve eziyet vermeyi,
amelinin karşılığında hiçbir şey bulamayacak olan gösterişçi kafirin yaptığı
İnfaka benzetmiştir. Müslüman bir kimsenin, gösteriş yaparak sadaka vermesi,
eziyet vererek sadaka vermesinden daha çirkindir. Verilen sadakayı boşa çıkarma
bakımından, kafirin gösterişle yaptığı infaka benzetilmesi daha güzeldir.
İbn Reşîd ise şöyle demektedir: "Buharî, başlıktan sonra
sadece ayeti zikretmekle yetinmiştir. Benzeyen, kendisine benzetilenden daha
kapalı olur. Daha açık hale gelsin diye, hemen anlaşılamayan kapalı şeyler daha
açık olanlara benzetilir. Kafirlerin gösteriş için yaptıkları infakın boşa
gitmesi açık bir durumdur. Bu duruma, aynı hükmü doğurduğu için başa kakma ve
eziyet verme suretiyle verilen sadakalar benzetilmiştir. Yani her iki grubun
durumu, amellerinin boşa gitmesi bakımından aynıdır."
Diğer yandan başa kakan kimsenin durumunun, gösterişle infakta
bulunana benzetilmesi de uzak bir ihtimal değildir. Çünkü sadaka veren kişi,
başa kaktığı zaman onun Allah rızası için vermediği ortaya çıkar. Eziyet
verenin durumu da, imanını kaybeden münafığa benzer. Çünkü eziyete uğrayan
kişiye arka çıkacak biri olduğunu bildiği zaman sadaka veren kişi ona eziyet
etmeyecektir. Buna göre, gösterişçinin durumu, başa kakan ve eziyet verenden
daha kötüdür.
Özetle, kendisine benzetilen benzeyenden daha güçlüdür.
Gösteriş, sadakayı boşa çıkarmada daha güçlü olduğu için, başa kakma ve eziyet
verme durumu da buna benzetilerek anlatılmıştır.
7. Haksız Yolla Kazanılan Mal'dan Sadaka Vermek
Allah Teala sadece helal kazançtan verilen (sadakayı) kabul
eder. Çünkü Rabbimiz, "iyi ve güzel bir söz ile bağışlama, arkasından incitme
(eziyet, başa kakma ve serzeniş) gelen bir sadakadan daha iyidir. Allah
zengindir hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, acelesi de yoktur [Bakara, 263]
buyurmuştur.
8. Sadaka'nın Helal Kazançtan Verilmesi
"Allah faizi tüketir (faiz karışan malın bereketini
giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah, küfürde ve günahta ısrar eden
hiç kimseyi sevmez. İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekat verenler
var ya, onların mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar
üzüntü de çekmezler.[Bakara 276-277]
حدثنا
عبد الله بن
منير: سمع أبا
النضر: حدثنا عبد
الرحمن، هو
ابن عبد الله
بن دينار، عن
أبيه، عن أبي
صالح، عن أبي
هريرة رضي
الله عنه قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (من تصدق
بعدل تمرة من
كسب طيب، ولا
يقبل الله إلا
الطيب، وإن
الله يتقبلها
بيمينه، ثم
يربيها
لصاحبها، كما
يربي أحدكم
فلوه، حتى
تكون مثل
الجبل).
تابعه
سليمان عن ابن
دينار. وقال
ورقاء: عن ابن
دينار، عن
سعيد بن يسار،
عن أبي هريرة
رضي الله عنه،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم. ورواه مسلم
بن أبي مريم،
وزيد بن أسلم،
وسهيل، عن أبي
صالح، عن أبي
هريرة رضي
الله عنه، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-1410-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kim helal yoldan kazandığı maldan bir
hurma değeri kadar tasadduk ederse, -ki Allah sadece helal malı kabul eder-
Allah bunu sağ eliyle kabul eder, sonra onu sahibi için, tıpkı meme'den ayrılan
bir tay'ı itina ile yetiştirip büyüttüğünüz gibi, bir dağ büyüklüğünde oluncaya
kadar büyütür.
Tekrar: 7430
AÇIKLAMA: (7.) başlıkta zikredilen ayetteki ifadesi,
"güzel karşılıkta bulunma ifadesi
ise "dilenci eğer rahatsızlık vermiş ise onu affetme" olarak yorumlanmıştır.
Bir görüşe göre, güzel karşılık verdiği İçin Allah tarafından
yapılan bir bağışlamadır. Diğer bir görüşe göre ise, bağışlama, kendisini
güzel bir şekilde karşıladığı için, istekte bulunduğu kişiye karşı, dilenen
kişi tarafından yapılır. İkinci görüş daha açıktır.
Ayet'in ilk akla gelen anlamına göre, doğru bir şekilde verilen
sadakadan sonra başa kakma ve eziyet verme gibi bir davranışa girilirse
sadakanın sevabı kalmaz. Fakat şöyle demek de mümkündür: Belki de sadakanın
kabul edilmesi, peşinden başa kakma ve eziyet verme gelmemesine bağlıdır.
"Haksız yolla elde edilen maldan yapılan sadaka kabul
edilmez" ifadesi, insanları aldatarak mal kazanan kimse üzerindeki
borcun, ancak söz konusu malı hak sahiplerine iade etmesi halinde düşeceğini,
hak sahiplerini bilmiyorsa bu malı tasadduk etmesinin onu borçtan
kurtarmayacağını gösterir. Çünkü bu, zenginlerin hakkıdır. Hak sahiplerinin kim
olduğu bilinemiyorsa, haksız yolla mal elde eden kişinin bu malı başkalarına
tasadduk etme hakkı yoktur.
Hadiste "tay"a benzetme yapılmıştır. Çünkü sadaka da
amelin ürünü/yavru-sudur. Yavruyu terbiye etmek için en uygun zaman sütten
kesildiği vakittir. Bu sırada ona güzel bir şekilde bakılırsa ulaşabileceği en
üst gelişim seviyesine gelir. İşte insanın yaptığı ameller, özellikle de
verdiği sadakalar böyledir. Çünkü kul helalinden kazanıp bu kazançtan tasadduk
ettiği zaman sadakası, Allah'ın inayeti altına girer, sadakası, hurma ile dağ
arasındaki orantıya göre, gelişebileceği en üst noktaya kadar katlanır gider.
el-Mazeri şöyle der: Bu ve benzeri diğer benzetmeler,
muhatapların anlayabileceği şekilde yapılmıştır. Bu nedenle sadakanın kabul
edilmesi için "sağ el" tabiri kullanılmıştır. Mükafatının kat kat
artması için de "atın terbiye" edilmesi ifadesine yer verilmiştir.
Kadı lyaz şöyle demiştir: Bir şeyden hoşlanildığı zaman sağ el
ile karşılanır ve sağ el ile alınır. Bundan dolayı "sağ el" kabul
etme anlamında istiare olarak kullanılmaktadır. Yoksa "sağ el ile
alma" gerçek anlamında değildir.
Tirmîzî "el-Camî' adlı eserinde şu değerlendirmeyi yapar: Ehl-i
Sünnet ve'I-Cemaat alimleri, "Biz bu hadislere iman ederiz, bundan dolayı
her hangi bir teşbih tevehhümüne kapılmayız ve bunun nasıl olduğunu da
sormayız" demiştir. İmam Malik, İbn Uyeyne, İbnü'l-Mübarek ve diğer bazı
alimler de aynı kanaattedir. Cehmiyye İse bu gibi rivayetleri reddetmektedir.
Cehmiyye'ye yönelik cevaplarımız "Tevhİd" bölümünde
yer almaktadır.